Bir iletişimde BEN'li cümlelerle başlayan kimse oldukça itici durmaktadır, bu aynı zamanda da ahlaken olumsuz bir durum oluşturmaktadır. İletişimin BEN boyutunda her şey, fayda ve haz dahil benim lehime olmaktadır. Bu yüzden oldukça kalitesiz bir boyuttur. Bu boyutta bilinç ve mantık asgari ölçüdedir; bağıran, kızan, söven, olaylara anında reaksiyon gösteren insanlar hep bu boyuttadır. Dolayısıyla bu boyutta olan insanlar nankör ve her daim tetbirsiz olmaktadırlar ve bu yüzden kişinin gerçek egosunu bu boyutta görmek mümkündür.
Ben olsam şöyle yapardım... En iyisini ben bilirim... Bu benim işim... Ben, ben, ben!..
İletişimde önemli olan, kendini karşındakinin yerine koyarak, karşındakinin nörolojisine girerek, empati oluşturur gibi SEN olabilmektir. Bu durum ustalık isteyen bir süreçtir ve karşılıklı iletişimi işlevsel kılabilmektir. Bu boyuta girebilmek için BEN boyutundan harcamak gerekir.
Ama daha da öte bir iletişim boyutu var ki; o da üçüncü boyuta geçip "O" olabilmektir. Subjektifliği (öznel) geçip objektif (nesnel) olabilme boyutudur. Bu hal, ustalığın da üstüne geçip liderlik veya hakimlik yapılabilecek süreçtir. Bu boyutta duygular asgari, bilinç azami düzeydedir. Yani "Meta" (üst/öte) düşünme boyutudur. Bu durumda mutlak objektif bakış için, duyguların belirleyiciliği körelmelidir. Zaten peygamberlerin boyutu da budur. Aslında İbni Farabi, "erek insan" tabiriyle (bence Niçe, "üst-insan" tabirini burdan uyarlamıştır) bu duruma benzer bir dikkat çekmektedir, lakin peygamberlik, Allah tarafından verilen bir görevdir ve insan bu makama erişemez ama yaklaşabilir, buraya yaklaşanlar da filozoflardır der.
O olmak şu bağlamda önemlidir; bu sayede iletişim kurduğunuz kişiyle kendinizi baş başa bırakarak, birbirinizi dışarıdan gözlemlersiniz ve ikinize azami faydayı sağlayacak doneleri bulup ortaya koymayı sağlayabilirsiniz. Bu durumda duygudan arınıp, gerçekçi bir gözlem ve değerlendirme yapabiliyor olmanız gerekecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne düşünüyorsun... Paylaşmak İster misin?