test

12 Eylül, 2014

Metropol/Doğa!

Metropol hayatı (aynı şekilde metropol insanına özenen küçük şehirler ve kırsaldaki insanlara yapılan kültürel dayatmanın sonuçları da) bizi bir takım fedakarlıklara itti.

Şehirde, özellikle metropollerde hayvancılık ve çiftçilik yapmak zordur, nerdeyse de imkansızdır. Çünkü arsa kiymetlidir ve hayvancılık ile tarımcılık yapılacak arazinin 100/1'inde belki de 1000/1'inde getirisi çok daha fazla olacak yapı inşa edince, ekonomik getirisi fazla olacak bir yatırım yapmış olursunuz.


Hal böyle olunca, sıkışık bloklarda ve üst üste yığılmış katlara yerleştirdiğiniz yığınların temel gıda ihtiyacını karşılamak ama aynı zamanda yine ekonomik düşünerek gıda maaliyetlerini düşürmek için mecburen doğal yöntemlerden ödün vermek zorundasınız.

Binlerce dönüm arazilerde yetiştireceğiniz ürünleri bol miktarda ve günlük olarak metropollere taşımak zor ve meşakatli olacaktır. O yüzden metropole yakın bir yerde bir tesis kurarsınız ya da bu işlem için bir bölge belirlersiniz (genelde azami 10 saatlik bir yol olur bu) ve ihtiyaçları ordan karşılamaya çalışırsınız. Artık coğrafi koşulların ve mevsimlerin tek anlamı "tatil" ile eş anlamlı olmuştur metropol insanı için.

Her ne kadar Facebook gibi sosyal ağlarda "vahşet" olarak nitelenen o daracık tesislerde özgürlükten mahrum bırakılmış hayvancıklar ile GDO gibi yöntemlerle "upgrade" edilmiş bitkiler hakkında paylaşımlar yaparak sosyal bilinçlendirme faaliyetine girse de, nihatetinde öğretilmiş çaresizlik sebebiyle aslında pek de bir şey yapmış olmaz. Çünkü metropolleşmenin şartı budur, bu koşul engellenemez. Bunun önüne geçmenin tek koşulu ülke yönetimi üzerinden yapılacak politik müdahelelerdir. Ama kapitalist sermayeye yatkın bir siyasi oluşum bu durumu değiştirecek değildir. Çünkü onun etik anlayışında bu yoktur.

Velhasılıkelam, metropollerde imrendiğimiz her şey, doğaya verdiğimiz ödündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne düşünüyorsun... Paylaşmak İster misin?